Tunus’ta seçim sandıkları yarın (6 Ekim) yeni Cumhurbaşkanını seçmek için bir kez daha halkın önüne konuluyor. Son yıllarda ifade özgürlüğünün kısıtlanması, sivil toplumun hareket alanının daraltılması, muhalif siyasetçi, düşünür ve aktivistlerin baskılanması, siyasal süreçlere katılımın sınırlandırılması gibi tek adam uygulamalarının sistematik hale gelmesi dikkate alındığında, Tunus’ta 6 Ekim seçimlerinin özgür, adil ve şeffaf koşullarda gerçekleşeceğini söylemek imkansız.
Kays Said, daha seçim sath-ı mailine girilmeden çok önce kendisine ikinci dönemi garantileyecek şekilde taşları döşedi. Said, 21 Nisan 2022 tarihli Cumhurbaşkanlığı kanun hükmünde kararnamesiyle (2022.22) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) teşkilat kanununda değişiklik yaparak söz konusu yüksek kurul üyelerinin tamamını kendisi atadı. 25 Temmuz 2022 tarihli referandumla Cumhurbaşkanlığı sistemini yeniden inşa eden ve Cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler veren yeni Anayasa halkın düşük katılımıyla kabul edildi. Keza, Kays Said, 2022 yılındaki bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, Cumhurbaşkanına, bir başka ifadeyle kendisine, tek taraflı bir kararla hakim ve savcıları atama ve görevden alma yetkisi verdi. Gözaltı ve tutuklamalarla muhalifler sindirildi. Çok sayıda önde gelen muhalefet lideri somut olmayan suçlamalarla hapse atıldı. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu hususları Tunus’ta tek adam rejimine dönüş yazısına havale ederek bugünkü seçimlerle ilgili gelişmeleri ele alalım.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylık başvurusu yapan 17 kişiden sadece üçünün adaylığı Yüksek Seçim Kurulu tarafından uygun bulundu. 14 kişinin adaylığı ise yeterli sayıda geçerli imza toplanmamış olması, sahte imza veya başvuru için gerekli belgelerde eksiklik gibi gerekçelere reddedildi. Adaylığı YSK tarafından reddedilenlerden altısı Yüksek İdare Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulundu. İtirazları değerlendiren Mahkeme, üç itiraz dosyasını şekil ya da esasa bağlı gerekçelerle reddederek YSK’yı haklı buldu. Üç dosyada ise itirazları haklı görerek adı geçenlerin adaylıkları önünde engel bulunmadığını karara bağladı ve bu kişilerin adaylıklarının engellenmesinin seçim sonuçlarının meşruiyetini kaybetmesine neden olacağının altını çizdi. Bununla birlikte, YSK, İdare Mahkemesi’nin kararını tanımayarak söz konusu üç adayı liste dışında bıraktı. Gelinen aşamada, oy pusulasında sadece üç adayın ismi yer alacak: Ayaşi Zammel, Züheyr Mağzavi ve mevcut Cumhurbaşkanı Kays Said. 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda 26 aday yarışmıştı.
Kays Said yönetimi, Yüksek İdare Mahkemesinin bu kararı akabinde, Seçim Kanununda apar topar bir değişiklik yaparak Yüksek İdare Mahkemesi’nin seçimlere ilişkin yetkisine son verdi. 27 Eylül 2024 tarihinde parlamentonun olağanüstü oturumunda kabul edilen yeni değişikliğe göre, 6 Ekim seçimleriyle ilgili bütün itiraz ve çekişme davalarına Tunus İstinaf Mahkemesi bakacak, söz konusu mahkeme kararlarına karşı itirazları da Yargıtay karara bağlayacak. Böylece, seçim sonuçlarına ilişkin yapılacak bir itiraz başvurusunda seçimlerin meşruluğu aleyhinde İdare Mahkemesinin verebileceği olası bir kararın önü alınmaktadır.
Ayrıca, Cumhuriyet Başsavcılığı, adaylığı YSK tarafından kabul edilenlerin de bulunduğu dört kişi hakkında aday gösterme imzalarında sahtecilik suçlamasıyla soruşturmalar başlattı. Nitekim, oy pusulasında yer almayı başaran adaylardan Ayaşi Zammel, aday gösterme imzalarında sahtecilik suçlamaları nedeniyle halen tutuklu olup, seçimlere beş gün kala (1 Ekim) hakkında 12 yıl hapis cezası verildi. Bu, Zammel hakkında son iki hafta içinde verilen üçüncü hapis cezası kararı olup, adı geçen 25 Eylül’de altı ay, 18 Eylül’de 20 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Öte yandan, Zammel’in avukatları, hapis cezası kararlarının adaylık sürecine halel getirmediğini açıkladılar. Tunus, adaylardan birinin tutuklu olduğu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yabancı değil. Kays Said’in kazandığı 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ikinci tura kalan aday Nabil Karvi seçim sürecini cezaevinden yürütmek zorunda kalmış ve ikinci tur seçimlerden sadece birkaç gün önce serbest bırakılmıştı. Öte yandan, Nabil Karvi hakkında verilmiş bir hapis cezası kararı yoktu. Hakkında verilen hapis cezaları Zammel’in de Karvi gibi son anda serbest bırakılması ihtimalini tamamen ortadan kaldırmasa da oldukça zorlaştırmaktadır.
6 Ekim Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili önemli göstergelerden birisi de seçimlere katılım oranının hangi düzeyde gerçekleşeceğidir. Katılım oranının 2023 yılı genel seçimlerinde (yüzde 11) ve 2024 yılı yerel seçimlerde (yüzde 11,66) olduğu gibi düşük seviyede gerçekleşmesi beklenmektedir. Kays Said yönetimi, seçim sonrasında çıkması muhtemel meşruiyet tartışmalarının önünü almak amacıyla katılım oranını daha yukarıya çekmek için ya da en azından son seçimlerdeki oranın üzerinde gerçekleşmesini sağlamak için elinden geleni yapacaktır. Kays Said’in kazandığı 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde katılım oranı ilk turda yüzde 48,98 ve ikinci turda yüzde 55,05 olarak gerçekleşmişti. 6 Ekim seçimlerinde sandığa gitme oranının bu yüzdelere yaklaşması neredeyse imkansız.
Ülkenin en büyük ve en geniş alanda örgütlenmiş siyasi hareketi olan Ennahda sindirilmiş ve başta hareketin tecrübeli lideri Raşid Gannuşi olmak üzere önde gelen liderlerinin neredeyse tamamı tutuklanmış durumdadır. Ennahda tabanını sandığa gitmeye motive edecek güçlü bir aday bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Kays Said zulmüne son vermek amacıyla, Ennahda tabanının bir kısmının diğer iki adaydan birine (Ayaşi Zammel) oy vermesi beklense de bu durumun güçlü bir rüzgar ve dalga oluşturacağına dair emareler yoktur. Nitekim, Ennahda Partisi tarafından yapılan resmi açıklamada, seçimlerin adil, şeffaf ve özgür biçimde yapılmadığı vurgulanmakta ve seçim sonuçlarının, Tunus’ta ülkenin bağımsızlığını kazanmasından bu yana örneği görülmemiş bir meşruiyet krizi doğuracağına dikkat çekilmektedir.
Ayrıca, bir önceki genel ve yerel seçimlerden farklı olarak muhalefetin seçimleri boykot etme yönünde ortak karar almadıkları görülmektedir. Bunun istisnası olarak, Yasemin Devrimi öncesinde Devlet Başkanı Ben Ali”nin partisinin devamı niteliğindeki Özgür Düstur Partisi (PDL), Yüksek Seçim Kurulu kararlarının meşru olmadığını ve seçimlere birkaç gün kala seçim kanununda değişiklik yapılmasını gerekçe göstererek 6 Ekim seçimlerini boykot edeceklerini ve sonuçlarını tanımayacaklarını ilan etti. PDL Baskani Abir Mussi (devrik Cumhurbaşkanı Ben Ali’nin avukatı) hakkında çok sayıda dava süreci devam etmekte olup, adı geçen iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Tunus’ta muhalefet partileri tek adam uygulamalarına karşı zaman zaman birlikte mücadele ve dayanışma örnekleri gösterseler de, mevcut durumda ülkeyi tekrar demokrasi rayına döndürmek için gerekli güç ve birliktelik seviyesinin çok gerisindedirler. Adaylığı YSK tarafından uygun görülen Ayaşi ve Mağzavi’nin Cumhurbaşkanı Kays Said’in sahip olduğu tek adam uygulamalarını aşabilecek yeterli siyasi tabana ve desteğe sahip olmadıkları dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı seçimleri Kays Said’in ikinci dönemini onaylayan bir formaliteden öteye geçemeyecektir.
Temmuz 2021’den bu yana, yasama, yürütme ve yargıda kendine sadık bir yapı oluşturarak ülke yönetiminde tüm yetkileri tek elde toplayan Cumhurbaşkanı Kays Said’in 6 Ekim seçimlerinde işini şansa bırakmak istemediği ve kendisinin yeniden seçilmesinin önünde sorun oluşturabilecek en küçük bir ihtimali dahi henüz sandıklara gidilmeden bertaraf etmeyi amaçladığı gözlemlenmektedir. Netice itibariyle, katılım oranının düşük olduğu seçimler sonucunda, Kays Said en az beş yıl daha ülkeyi demir yumrukla yönetmeye devam edecektir.