Tunus’ta Muhaliflere Hapis Yağmuru

April 20, 2025
April 20, 2025
Tunus’ta Muhaliflere Hapis Yağmuru

Tunus Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ve aralarında çok sayıda muhalif siyasetçi, eski kamu görevlisi, iş insanı ve avukat bulunan dokuzu tutuklu 40 kadar sanığın yargılandığı  “devlet güvenliği aleyhine komplo” davasının 18 Nisan 2025 tarihinde yapılan karar duruşmasında, mahkeme sanıklar hakkında dört ila 66 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Sanıklar arasında iş adamı Kamel Letaief (66 yıl), aktivist Khayem Turki (48 yil), Ennahda liderlerinden Noureddine Bhiri (43 yıl) ve Abdelhamid Jelassi (13 yıl), eski Cumhurbaşkanı Beji Kaid Essebsi’nin Özel Kalem Müdürü ve Nidaa Tounes Partisi önde gelenlerinden Ridha Belhaj (18 yıl), Cumhuriyetçi Parti Genel Sekreteri Issam Chebbi (18 yıl), eski bakanlardan Gazi Chaouchi (18 yıl), eski Emniyet Genel Müdürü ve Büyükelçi Kamel Guizani (33 yıl) ve Fransız iş adamı ve lobici Bernard Henry Levy  (33 yıl) de bulunuyor. 

Sanıklara yöneltilen başlıca suçlamalar arasında devletin iç ve dış güvenliğine karşı komplo kurmak, terör örgütü kurmak ve faaliyetlerine katılmak, rejimi değiştirmeye teşebbüs, toplumda kin ve nefret oluşturmak amacıyla halkı kışkırtmak, ülkede kaos oluşturma amacıyla öldürme ve yağma eylemlerini teşvik etmek, gıda güvenliğini tehlikeye sokmak ve çevreye zarar vermek yer alıyor. Cumhurbaşkanı Kays Said’in otoriter uygulamalarına açıktan muhalefet ediyor olmaları yargılananların ortak özelliklerinden biri.

Tunus basını sanıkların çoğunluğunun yurtdışına çıkmayı başardığını aktarıyor. Bunlar arasında iki yıldan uzun süredir tutukluluğu devam eden Ennahda Partisi lideri Raşid Gannuşi’nin kızı Tesnim Khriji de bulunuyor, Khriji sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, kendisi hakkında 33 yıl hapis cezası öngören mahkeme kararını maskaralık olarak gördüğünü, dava konusu suçlamaların uydurma ve illüzyondan ibaret bulunduğunu, kendisine ceza verilmesinin tek sebebinin Raşid Gannuşi’nin kızı olması olduğunu, devletin intikam anlayışıyla Gannuşi ailesini hedef aldığını, yargının siyasi otoritenin emrinde bir aygıta dönüştüğünü ifade etti. 

Sanık avukatları mahkemenin hapis cezası kararlarını “temel ceza hukuku ilkelerinin açıktan ihlali” olarak niteledi. Sanık avukatları ayrıca, karar duruşması öncesinde sanıkların dinlenmediğini ve savunma avukatlarına söz hakkı tanınmadığını ifade etti. Avukat Ahmed Souab yargılamaları “maskaralık” olarak niteledi. Tunuslu Gazeteciler Ulusal Sendikası (SNJT) tarafından yapılan açıklamada, basın mensuplarının davayı takip etmelerine izin verilmemesi, “basın özgürlüğüne, bilgi edinme hakkına ve çalışma hakkında açık bir saldırı ve yargılamaların şeffaflığı ilkesine vurulmuş bir darbe” olarak kınandı.

Kendisi de davanın tutuksuz sanıkları arasında bulunan ve hakkında 18 yıl hapis cezası verilen Tunus Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Najib Chebbi, açıklanan kararların adil olmadığını ve siyasi otoritenin acımasızlığını yansıttığını ifade etti. Adı geçen, sanıkların soruşturmayı yürüten hakimin karşısına sadece bir kez çıktıklarına işaret ederek, basın mensuplarının, sanık yakınlarının ve uluslararası gözlemcilerin davayı takip etmelerine izin verilmediğini ve yetkili makamlarca yargılamalarda karartma politikası izlendiğini kaydetti. Chebbi ayrıca, savunma avukatlarının mahkemenin kararlarını temyiz edeceklerini, ancak bunun kararların değişmesi ümidiyle değil, uygulanmasını engelleme amacıyla yapılacağını belirtti. Adı geçen, Kays Said yönetiminin ülkede muhalefeti yok etmeyi amaçladığını, bu doğrultuda her şeyden önce muhalefetin kriminalize edilmesinin hedeflendiğini ifade etti.

Hak savunucuları söz konusu davayı Kays Said’in otoriter yönetiminin bir yansıması olarak değerlendiriyor. Human Rights Watch (HRW) 16 Nisan 2025 tarihinde yayımladığı kapsamlı raporda, keyfi gözaltı ve tutuklamaların muhalefetin cezalandırılması amacıyla yaygın olarak kullanıldığına, Cumhurbaşkanı Kays Said’in muhalifleri “hain” ya da “terörist” olarak yaftalamak suretiyle şeytanlaştırmayı hedeflediğine, devletin güvenliğine karşı komplo ve rejimi değiştirmeye teşebbüs gibi suçların çok geniş yorumlandığına ve istismar edildiğine vurgu yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Kays Said 2021 yılında parlamentoyu askıya almakla başlattığı süreçle birlikte Tunus’ta tek adam uygulamaları sistematik hale geldi. Bu süreçte yasama, yürütme ve yargıda kendine sadık bir yapı oluşturmayı başaran Said, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ülkeyi demir yumrukla yönetmeye devam etmektedir. Adı geçen, geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapılan ve katılım oranının rekor seviyede düşük kaldığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde beş yıllık süre için yeniden seçilmiştir. Tunus’ta tek adam rejimine dönüş ve Tunus’ta tek adam rejimi gölgesinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri başlıklı yazılarımızda ülkede otoriter yönetimin nasıl konsolide edildiğini örnekleriyle birlikte ele almıştık. Burada 2022 yılı Temmuz ayında katılım düzeyinin çok düşük kaldığı bir referandumla kabul edilen yeni Anayasa ile Cumhurbaşkanına hemen her alanda çok geniş yetkiler verildiğini, aynı yıl Hakimler Yüksek Kurulu’nun tek taraflı bir kararla lağvedildiğini, yine 2022 yılındaki bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Kays Said’in kendisine tek taraflı bir kararla hakim ve savcıları atama ve görevden alma yetkisi verdiğini ve aynı gün 57 yargıcın görevine son verildiğini, İdare Mahkemesinin söz konusu hakimlerden bir kısmının görevlerine iade edilmesine dair kararlarının uygulanmadığını hatırlatmakla yetinelim. 

Kays Said yargı erkini kontrolü altına aldıktan sonra muhalif kesimler üzerindeki baskısını daha da artırmış ve otoriter yönetimlerde yaygın olarak görüldüğü üzere yargıyı muhalifleri ortadan kaldırmak ve sindirmek için bir araç olarak kullanmaktan geri durmamıştır. Nitekim bunun en yakın örneklerinden birisi olarak, geçtiğimiz yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok sayıda kişinin adaylığı, üyeleri Kays Said tarafından belirlenmiş Yüksek Seçim Kurulu tarafından engellenmiştir. Oy pusulasına girmeyi başaran diğer iki adaydan Ayaşi Zammel, seçimlere çok az kala tutuklanmış ve hakkında birden fazla dava dosyasından hapis cezaları verilmiştir. Bu itibarla, mevcut koşullar altında, “devletin güvenliğine karşı komplo” davasında mahkemenin hapis cezalarına hükmetmesi sürpriz olmamıştır. Bununla birlikte, 66 altı yıla varan uzun süreli hapis cezaları verilmiş olması muhalif kesimler üzerinde bir baskı ve korku ortamı oluşturmanın hedeflendiğini göstermektedir. 

Temmuz 2021’de parlamentonun askıya alınması yakın dönem Tunus siyasi tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Ocak 2011’deki Yasemin Devrimi’nden sonraki on yıllık süreçte zorlu koşullar altında gerçekleştirilen demokratik ve siyasi reformlarla elde edilen kazanımlar Kays Said’in 2021 parlamento darbesinin akabinde birkaç yıl içerisinde ortadan kaldırılmıştır. Gelinen aşamada Tunus’ta muhalefet alanı neredeyse yok denecek seviyeye kadar daraltılmıştır. Burada ironik olan durum ise, Kays Said’in Ben Ali dönemini yeniden canlandıran ve belki de ondan daha ağır koşulları oluşturan otoriter rejimi konsolide ederken 2011 devrimini yücelten bir retorik kullanmasıdır.

You may also like

Erdoğan'ın Tunus'ta Unuttuğu Dostları

October 5, 2023
by Haşim Tekineş and Mehmet Çelik, published on 5 October 2023
Dışı İçi Bir'de bu hafta Haşim Tekineş ve Tunus'ta görev yapmış eski diplomat Mehmet Çelik Tunus'un demokratikleşme serüvenini, ülkenin otoriterleşmeye savrulmasını ve Tunus'ta yaşanan son gelişmeleri ele aldılar.
No items found.