Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Allah'ın lütfu" olarak tanımladığı 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreçte en fazla personel kıyımı yaşanan kurumlardan biri de hiç şüphesiz Dışişleri Bakanlığı'ydı. Bakanlığın belkemiğini oluşturan meslek memurları ile konsolosluk ve ihtisas memurlarından oluşan 600 civarında kariyer diplomat hiçbir idari veya adli soruşturma yapılmadan ve savunmaları dahi alınmadan KHK'larla kamu görevinden çıkarıldı. İhraç edilen personelin çoğunluğunu 2010 yılı ve sonrasında Bakanlığın sınavlarını kazananların oluşturduğu anlaşılıyor. Bakan Çavuşoğlu, diplomatların yüzde 25'ini kurumdan attıklarını her fırsatta iftiharla anlatmaya devam ediyor.
İhraç edilen diplomatlardan özellikle 2010 ve sonrasında Bakanlığa girmiş olanlarla ilgili olarak, bazı kesimlerce bu kişilerin diplomat olma yeterliliklerinin bulunmadığı ve yabancı dil bilmedikleri şeklinde iddialar sıkça gündeme getirilerek kamuoyunda algı oluşturulmaya çalışıldığı görülüyor. 2012 yılında meslek memurluğu sınavını kazanmış biri olarak bu tür iddiaları hiçbir zaman üzerime almadım ve cevap vermeye değer bulmadım.
Öte yandan, başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu olmak üzere bazı kesimlerin kendileriyle çelişkiye düşme pahasına bu temelsiz iddiaları sürekli dile getirmeleri karşısında tarihe not düşmek adına bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum.
Geçtiğimiz günlerde Bakanlık dışından bir kişinin Dışişleri Bakanlığı'nda Genel Müdür olarak atanmasının ardından yapılan eleştirilerle ilgili olarak Bakan Çavuşoğlu; "Eğitimine baktığımızda iki üniversite mezunu. Üç tane dili benden daha iyi biliyor. Kriter nedir? Bu tür suni eleştirileri doğru bulmuyoruz." yanıtını veriyordu.
Kendi atadığı bir kişiyle ilgili eleştirileri "suni" olarak niteleyen ve "kriter nedir?" diye soran Çavuşoğlu, konu ihraç edilmiş diplomatlara gelince, hiçbir kriter ihtiyacı duymuyor ve "suni eleştirilerini" ve temelsiz iddialarını yüksek sesle tekrarlamaktan geri durmuyor.
Çok aşamalı ve zorlu sınav süreçlerini geçerek mesleğe girmeye hak kazanan diplomatlarla ilgili ahkam kesen Sayın Bakan, bir yakınının ALES'te ve yabancı dil sınavlarında son sıralarda yer almasına rağmen bir üniversitede yüksek lisansa kabul edilmesi hakkında ise nedense bir çift söz söylemiyor.
Esasen Bakan Çavuşoğlu bu tür iddiaları dile getirerek kendi söyledikleriyle dahi çelişkiye düşüyor. Nitekim, Çavuşoğlu, 1 Eylül 2014 tarihinde Cine 5'te yayımlanan "Dün, Bugün, Yarın" adlı programda şunları söylüyordu: "Diplomat arkadaşlarımıza baktığımız zaman hepsi çok iyi yetişmiş kişilerdir. Herkesin gıpta ettiği, özendiği bir kadroya sahip olduğumuzu da gururla söylemek isterim. Dolayısıyla, böylesine değerli arkadaşlarımızla dış politikada birlikte çalışmaya devam edeceğiz."
Keza, Sayın Bakan, 12 Aralık 2014 tarihinde konuk olduğu CNN Türk'teki "Baştan Sona" programında da şu ifadeleri kullanıyordu: "Bugün baktığımız zaman meslek memurları içinde 500'den fazla arkadaşımız 1 dil biliyor, 400'den fazla arkadaşımız 2 dil biliyor, 150 civarında arkadaşımız da 3 dil biliyor, onun dışında çok ilginç dil bilen arkadaşlarımız var, Çince bilen arkadaşlarımız da var, Sırpça bilen arkadaşlarımız da var." Bu konuşmanın yapıldığı tarihte Bakanlıktaki meslek memuru sayısının üç aşağı beş yukarı bu rakamların toplamı kadar olduğunu da hatırda tutmak gerek.
Her ne olduysa, "hepsi çok iyi yetişmiş kişilerden oluşan, herkesin gıpta ettiği bir kadroya" sahip olduğunu gururla söyleyen Çavuşoğlu, aradan kısa bir süre geçtikten sonra bütün bu söylediklerini unutuyor ve ihraç edilen diplomatlarla ilgili olarak "dil yok, bilgi yok, birikim yok, kapasite yok" nakaratını terennüm etmeye başlıyor. Bu durumda, Sayın Bakan'ın birbirini çürüten ifadeleri aynı anda geçerli olamayacağına göre hangisine itibar edilmelidir?
Bakan Çavuşoğlu'nun bu iddialarına en net yanıt yine Bakanlık teşkilatının üst düzey bir yetkilisinin ifadelerinde mevcut.
Sözkonusu iddialara konu diplomatların Bakanlığa girdikleri yıllarda personel alım sürecinin sorumlusu konumunda olan ve aynı zamanda mülakat komisyonu başkanlığı yapan dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Naci Koru'nun sınavları kazanan adaylarla ilgili övgü dolu ifadeleri de bu diplomatların yetersiz, bilgisiz, kapasitesiz olduklarına ve yabancı dil bilmediklerine dair iddiaların temelsiz olduklarını ortaya koymaktadır.
Bakan Yardımcısı Naci Koru, kişisel bloğunda 21 Aralık 2010 tarihinde kaleme aldığı yazısında, meslek memurluğu sınavında başarılı olan adayların çoğunluğunun Boğaziçi, Bilkent, İstanbul, ODTÜ, Marmara ve Ankara Üniversitelerinden mezun olduklarını ifade ederek ne kadar nitelikli olduklarına vurgu yapıyordu. Zira, adıgeçen üniversitelerin Türkiye'nin en iyi yükseköğretim kurumları arasında oldukları herkesin malumudur.
Koru, aynı yazısında, "önümüzdeki dönemde, yukarıda değindiğim gibi alan bilgisi ile özellikle yabancı dil bilgisi düzeyi Bakanlık sınavında başarılı olmak açısından çok ciddi öneme sahip olmaya devam edecek" şeklindeki ifadesiyle sınavda başarılı olan adayların belirlenmesinde hem alan bilgisi hem de yabancı dil düzeyinin esas alındığını, dolayısıyla sınavı kazananların her iki bakımdan yeterli olduklarını teyit etmektedir.
Bakan Yardımcısı Koru, 29 Kasım 2012 tarihindeki bir başka yazısında, sınava giren adayları "birbirinden nitelikli gençler" olarak tanımlıyordu. Dolayısıyla, sınavı kazananların da işte bu "birbirinden nitelikli gençler" arasından çok aşamalı sınav süreçlerinde daha iyi performans sergileyenler olduklarını kabul etmek gerekir.
Koru, aynı yazıda, meslek memurluğu sınavında başarılı olan adayların 11'inin Harvard, Columbia, Johns Hopkins ve Syracuse gibi prestijli üniversitelerde yüksek lisans eğitimi görmüş olduklarının altını çiziyordu. Adıgeçen okulların öğrenci kabülü bakımından en seçici üniversiteler arasında yer aldıklarını ve kabul almanın ne kadar zor olduğunu konunun uzmanları takdir edeceklerdir.
Bakan Yardımcısı Koru 19 Temmuz 2013 tarihli yazısının altındaki yorum kısmında bir kullanıcının sorusuna da "Bakanlığa girişte de, terfilerde de önemli olan liyakat ve görevde başarılı olmaktır" yanıtını vermiştir. Bu ifade de sınavda başarılı olan adayların liyakat esasına göre belirlendiklerinin teyidi niteliğindedir.
Koru'nun kişisel bloğunda sadece Meslek Memurları için değil, Konslolosluk ve İhtisas Memurluğu sınavlarını kazananlar için de memnuniyet dile getiren ve övgü içeren ifadeler yer almaktadır.
Keza, dönemin Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu da 13 Ocak 2014 tarihinde düzenlenen 6. Büyükelçiler Konferansı'nın Açılış Oturumunda yaptığı konuşmada; "Eskiden Dışişleri demek, Anglofon, Anglosakson bilenler, İngilizce ve Fransızca bilenler demekti. Çince hiç yoktu bizde diplomat, bu sene bir tane var, son dört yıl içinde ise Bakanlığa 11 Çin dili mezunu alındı, önümüzdeki dönemde Çince veya yerel dil bilme oranı Bakanlıkta yüzde 40'a çıkacak." diyerek yeni nesil diplomatların İngilizce veya Fransızca dışında yabancı dil hinterlandının genişlediğini ifade ediyordu.
Hal böyleyken, Sayın Çavuşoğlu'nun kendi söylediklerini yalanlayacak şekilde, ihraç edilen diplomatlarla ilgili "suni eleştirilerini" hiçbir "kriter" gözetmeden dillendirmeye devam etmesi kendi iç çelişkisinin yansıması olduğu kadar hedef aldığı insanlar için de bir itibar suikastı teşkil etmektedir.