Türkiye’nin Suriye ve Mısır’la son dönemdeki normalleşme süreçlerini sadece ikili ilişkiler perspektifinden değerlendirmemek gerekiyor. Arap dünyasında lider konumunda olan Suudi Arabistan’ın bu ülkelerle ilişkileri ve Türkiye’ye yönelik tavrı bölge politikalarını doğrudan etkiliyor. Bu bağlamda, Suudi Arabistan’ın Mısır ve Suriye ile ilişkilerinde son dönemde önemli gelişmeler yaşanıyor. Bir taraftan, Riyad-Şam arasında ilişkilerin düzelmeye başlaması Arap dünyasında yalnızlığını kıran Suriye’ye diğer ülkelerle ilişkilerinde manevra kabiliyeti sağlıyor. Diğer taraftan, Suudilerin Mısır’la arasındaki kısmi gerginlik ve Mısır’ın kendi başına üstesinden gelemediği ekonomik kriz Ankara-Kahire arasındaki ilişkilerin ivme kazanmasına katkı sağlıyor.
Suriye-Suudi İlişkilerinin Normalleşmesi
Suudi Arabistan ve İran 10 Mart'ta Çin'in arabuluculuğunda diplomatik ilişkileri yeniden başlatma kararı almıştı. İran’ın bölgesel müttefiklerinden Lübnan Hizbullah’ının lideri Hasan Nasrullah, Suudi Arabistan ve İran arasındaki anlaşmanın bölgenin menfaatine olduğunu ve bu pozitif gelişmenin etkilerinin Lübnan, Yemen, Suriye ve bölgenin tamamında hissedileceğini söylemişti. Suriye Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada bu önemli adımın bölgede işbirliği, güvenlik ve istikrarı artıracağını ve bölge halklarının müşterek menfaatlerine hizmet edeceğini kaydetmişti.
Bu çerçevede, Suudi Arabistan’ın diplomatik açılımlarına önümüzdeki dönemde Suriye’yi de dahil etmesi ve 2011 yılında kapattığı Şam Büyükelçiliğini yakın zamanda tekrar açması bekleniyor. Esasen gerek Suudi Arabistan’ın gerek Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şam yönetimiyle ilişkilerini normalleştirme yoluna gitmesinde Esad yönetiminin 2011 yılında başlayan iç savaşta galip gelen taraf olması kadar, İran’ın Suriye’de artan etkisinden duyulan rahatsızlık da rol oynuyor.
Başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere bazı ülkeler Suriye’nin Arap Birliği’nden atılmasının ve Şam’ın yalnız kalmasının Suriye’yi İran’ın kucağına ittiğini belirtiyorlardı. İran’ın Suriye’de dengesiz şekilde artan bölgesel etkisinin kırılması için Esad yönetimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi gerektiğini savunuyorlardı. Bu itibarla, Birleşik Arap Emirlikleri Şam Büyükelçiliğini 2018 yılında tekrar açmıştı. Suudi Arabistan’ın yeni politikasının bir sonucu olarak yakın zamanda Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesi kuvvetle muhtemel görünüyor.
Mısır’ın Suudilerden Eskisi Gibi Destek Görmemesi
Öte yandan, Suudi Arabistan ve Mısır arasında son zamanlarda soğuk rüzgarlar esiyor. Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, Ocak ayında Davos’ta yaptığı açıklamada ülkesinin kayıtsız şartsız hibe ve para yardımı yapma politikasını değiştireceğini ve artık yardım yapılacak ülkelerden reform gerçekleştirmesini bekleyeceğini söyledi. Suudi Bakanın isim vermemekle birlikte Mısır’ı kast ettiği belli olduğu için iki ülke medya mensupları arasında ağız dalaşı yaşandı. Basının tamamen devlet kontrolünde olduğu bu tarz ülkelerde başka bir ülke yönetiminin sert şekilde eleştirilmesi ancak hükümet yetkililerinin iznine tabidir. Bu itibarla, ağız dalaşı iki devlet arasında yaşanan sıkıntıları yansıtıyor.
Son yıllarda Mısır’da kötü yönetim nedeniyle ağır bir ekonomik bunalım yaşanıyor. Ülkede para birimi hızla değer kaybediyor, cari açık ve dış borç rekor seviyelerde geziyor, Ukrayna savaşının da etkisiyle enflasyon artmaya devam ediyor ve fakirlik yaygınlaşıyor. Bu bağlamda Mısır Başkanı Sisi Şubat ayında yaptığı bir açıklamada krizin kontrol altına alınabilmesi için ülkenin 30 milyar dolarlık bir döviz açığının bulunduğunu ve bu açığın kapanması için önümüzdeki 5 yılda 100 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Mısır’ın önümüzdeki 5 sene içinde 100 milyar dolarlık bir dış yatırım çekme ihtimali gerçekçi değil. Bu yüzden ekonomik krizin derinleşmemesi için Körfez ülkelerinden gelecek paraya muhtaç durumda.
Ne var ki Suudi yönetimi Mısır’ı yardım için gönderilen tüm paraları yutan bir “kara delik” olarak görüyor. 2013 yılında yönetime el koyan Sisi’yi desteklemek için Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin şu ana kadar Mısır’a 90 ila 100 milyar dolar arasında mali destek sağladığı tahmin ediliyor. Katlanarak artan borcun döndürülemeyeceğini gören Suudiler, yapısal reform yapmazsa Mısır’a daha fazla borç vermek istemiyor. Nitekim 19 Ocak’ta Mısır’a yeni mali yardım yapılmasına ilişkin Birleşik Arap Emirlikleri ev sahipliğinde Katar, Bahreyn, Umman ve Ürdün krallarının iştirakiyle düzenlenen toplantıya Suudi Arabistan ve Kuveyt katılım sağlamadı.
Mısır ekonomisinde yapılacak esaslı bir reform ise 1952 yılından beri ülkeyi yöneten Mısır ordusunun ekonomiden el çekmesini gerektiriyor. Ordunun ekonomideki etkisinin kırılması aynı zamanda ordunun ülke üzerindeki hegemonyasının kırılması anlamına da geliyor. Elde kesin bir veri olmamakla birlikte, Mısır ordusunun ülke ekonomisini %5 ila %40 arasında bir oranda kontrol ettiği tahmin ediliyor. Bu bağlamda Mısır ordusu; inşaat, gıda, çimento, çelik, otomotiv, gübre, ev aletleri, fırınlar, benzin istasyonları, ücretli otoyollar, oteller ve deniz tatil köyleri gibi neredeyse her alanda faaliyet gösteriyor.
Suudi-Mısır ilişkilerinde diğer bir gerginlik Kızıl Deniz’deki Tiran ve Sanafir adalarının Suudi Arabistan’a devrinin gecikmesinden kaynaklanıyor. Mısır’ın kendi kontrolündeki bu adaları çok borçlu olduğu Suudi Arabistan’a devretme kararı ülkede gösterilere neden olmuştu. 2017 yılında Meclisten geçen ve Sisi tarafından onaylanan bu kararın uygulanması teknik nedenler öne sürülerek geciktiriliyor. Ne var ki Suudi Arabistan’a adaların devri artık geri döndürülemez bir aşamada.
Ortadoğu’da lider ülke konumunda bulunan Suudi Arabistan’ın bu ikili ilişkileri Türkiye dahil bütün bölge ülkelerini etkiliyor. Mayıs ayındaki kritik seçimlerden önce Erdoğan hükümetine destek olmak üzere Suudi Arabistan Kalkınma Fonu geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) 5 milyar dolarlık mevduat yatırdı. Suudi Arabistan’dan eskisi gibi karşılıksız yardım alamayan Mısır ise dış yatırım çekebilmek için Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıkları mahfuz olmakla birlikte Türkiye’yle arasını düzeltmeye çalışıyor. Bu bağlamda, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 18 Mart’ta Mısır’da Dışişleri Bakanı Sami Şükrü’yle gerçekleştirdiği görüşmede Mısır tarafı, tam normalleşme için iki ülke liderlerinin siyasi iradesinin bulunduğunu teyit etti. Diğer taraftan, Arap ülkeleriyle ilişkilerinde eli rahatlayan ve yalnızlığını kıran Suriye, Türkiye’yle ilişkilerini düzeltmek için acele etmiyor ve Mayıs ayındaki seçimlerin sonucunu bekliyor.