Sayın Kurtulmuş,
Geçtiğimiz günlerde katıldığınız bir programda; "eğer normal süreçlerle atmaya kalksaydık 2030 yılına kadar bunları devlet memurluğundan çıkaramazdık. Devlet kendini korumak için böyle acil olağanüstü bir tedbir almıştır" şeklindeki beyanatınızla KHK'ların hukuksuz olduğunu itiraf ve ilan etmiş oldunuz. Aynı programda, "bir insan beraat etmiş olabilir ama bu, kişinin örgüt üyeliği isnadından kurtulduğu anlamına gelmez" şeklindeki evlere şenlik ifadeniz de hukukun en temel ilkelerinden bile bîhaber olduğunuzu ortaya koyuyor.
Sayın Kurtulmuş,
Ben, zorlu sınav süreçleri sonucunda kazandığı kamu görevinden sizin de imzanızın bulunduğu bir OHAL KHK'sı ile önceden hiçbir idari ve adli soruşturma yapılmadan sürekli olarak ihraç edilmiş, bir gecede terörist ilan edilmiş, Anayasa'da ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan hakları ihlal edilmiş, tüm aile fertleriyle birlikte adeta sivil ölüme terk edilmiş bir diplomatım.
Kaderin tecellisine bakın ki KHK ile ihraç ettiğiniz bu kişiye bundan dört yıl kadar önce bir yurtdışı ziyaretiniz sırasında "yanımdan ayrılma" demiştiniz. Belki siz hatırlamazsınız. Hatırlamanıza yardımcı olayım.
29 Mart 2015 tarihinde Tunus'ta teröre karşı yürüyüş gerçekleştirilmiş, ülkemizi temsilen de siz katılmıştınız. Yabancı misafirler ve devlet erkanı yürüyüşün başlama noktasına doğru ilerlerken kısa süreli bir izdiham oluşmuş ve korumalarınız sizi kalabalıktan uzak bir noktaya yönlendirmişlerdi. Haliyle yürüyüşün başlama noktasından ve diğer yabancı heyet başkanlarından uzakta kalmıştınız.
O esnada sefaretten genç bir diplomat elinizden tutup yerel güvenlik çemberlerinden geçirerek sizi başlama noktasına ulaştırmıştı. Böylece siz de ev sahibi ülkenin Cumhurbaşkanı ve Fransa Cumhurbaşkanı ile yanyana en ön sırada yerinizi almıştınız. İşte o anda söylediniz "yanımdan ayrılma" sözünü, elinizden tutup sizi en ön sıraya getiren diplomata.
O genç diplomat elinizden tutup sizi başlama noktasına ulaştırmasaydı herkesten uzakta tek başınıza yürüyecek ve yürüyüşe katıldığınız bile belli olmayacaktı. Tabi devletin özel uçağıyla yapmış olduğunuz bu ziyaretiniz de başarısızlıkla sonuçlanacaktı. Şunu bilin. O diplomat bunu kişisel bir beklentiyle yapmadı. Ülkesini ve devletini temsilen oraya gelen kişinin uzakta bir yerde tek başına değil, olması gereken yerde durmasını sağlamaktı tek düşüncesi.
Bir yıl sonra, kimilerinin "Allah'ın lütfu" olarak nitelediği, kimilerinin de "en sevmediği proje" olarak ifade ettikleri o karanlık gece tertiplendi hain odaklarca.
Sonrası malum. Ülke, hükümetinizin idaresinde, hukuk ve adaletin rafa kaldırıldığı, özgürlüklerin askıya alındığı, yüzbinlerce kamu çalışanının hukuksuz bir şekilde ihraç edildiği, özel sektörde bile iş bulmalarına imkan tanınmadığı, yüzbinlerce insanın uydurma suçlarla gözaltına alınıp tutuklandığı, en ağır insan hakları ihlallerinin yapıldığı, muhalif en küçük bir sese dahi tahammül edilmediği adeta bir üçüncü dünya rejimine dönüştürüldü.
İşte bu hukuksuz süreç içerisinde, sizin de imzanızın bulunduğu 7 Şubat 2017 tarihli KHK ile kamu görevinden ihraç edilenler arasında 29 Mart 2015 tarihinde "yanımdan ayrılma" dediğiniz diplomat da vardı.
Bir günde onun ve tüm ailesinin hayatı altüst oldu. Hak ederek ve sınavlarda birinci gelerek kazandığı kamu görevinden ihraç edilmekle kalmadı. Terörist ilan edildi. Çoluk çocuğuyla birlikte sivil ölüme terk edildi. Bütün aile fertlerinin diplomatik pasaportlarına el konulduğu gibi umuma mahsus pasaport taleplerine de yanıt verilmeyerek yurtdışında pasaportsuz bırakıldı. Hakkında uydurma suç isnadlarıyla soruşturma açıldı. Yurtdışında olmasaydı belki o da Türkiye'deki ihraç edilen diplomatlara yapılan işkencelere ve gayri insani muamelelere maruz kalacaktı.
Sayın Kurtulmuş,
Bir yıl içinde ne değişti de "yanımdan ayrılma" dediğiniz bir diplomatı terörist olarak yaftalayarak ihraç eden KHK'ya imza attınız? Elinizde herhangi bir somut gerekçe ya da kanıt var mıydı? Yoksa KHK'yı önceden imzaladınız da ihraç listelerini başkaları mı ekledi sonradan? Hiçbir mahkeme kararı olmadan masum insanları terörist ilan ederken vicdanınız rahat mıydı?
Sayın Kurtulmuş,
Siz istemeseniz de bir gün ülkeye hukuk geri gelecek ve sizler masum insanlara yaptığınız zulüm nedeniyle tarafsız ve bağımsız mahkemelerde hesap vereceksiniz.
Gelecek nesiller sizleri zalim ve adaletten sapmış bir hükümet olarak hatırlayacaklar.
Genel başkanınızın sıkça kullandığı bir sözü hatırlatarak bitireyim: Zulüm ile abad olunmaz!