İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmalar Hamas’ın 7 Ekim saldırısının ertesi günü 8 Ekim’de başladı. O günden bugüne Hizbullah İsrail’e 8800’den fazla roket, füze ve dronla saldırı yaparken, aynı süre zarfında İsrail Lübnan’da 8000 civarında hedefi vurdu. Hizbullah’ın füze saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinde yaklaşık 60.000 kişi evlerinden oldu.
Aradan geçen bir yıla rağmen halen ülkenin kuzeyinde yaşayanların evlerine dönememesi nedeniyle hem İsrail ordusu, hem İsrail kamuoyu Netanyahu hükümetine baskı yapıyordu. Bu krizin çözümü için iki seçenek bulunuyordu: Birincisi, Hizbullah’la müzakere yoluyla bir anlaşma sağlamak. Ne var ki, Hizbullah, füze saldırılarının durması için Gazze’de çatışmaların son bulması gerektiğinde ısrar ediyor. Gazze’de de ateşkes yakın zamanda ufukta görünmüyor.
İkinci seçenek ise, İsrail ordusunun askeri bir müdahaleyle Hizbullah’ı bertaraf etmesi. Bu bağlamda, İsrail ordusu aylar öncesinden olası bir harekat için gerekli planlamaları tamamlamıştı. Ayrıca, yerel yetkililer ve sağlık teşkilatlarına İsrail’e günde 4000 füzenin düşeceği ve en az 60 gün sürecek bir senaryoyla ilgili brifing verilmişti.
16 Eylül Pazartesi günü İsrail’deki Güvenlik Kabinesi kuzeydeki vatandaşların güvenli şekilde evlerine dönmesini savaş hedefleri arasına dahil etti. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da geçtiğimiz Çarşamba günü savaşın ağırlık merkezinin kuzeye kaydığını belirterek, bölgeye daha asker sevk edileceğini ifade etmişti. Bu açıklamalar olası bir harekatın sinyallerini teşkil ediyordu. Nitekim, Lübnan’da çağrı cihazlarının patlatılması, İsrail’deki Güvenlik Kabinesi’nin söz konusu kararının açıklanmasından bir gün sonra gerçekleşti. Bunu da ertesi gün Hizbullah’ın kullandığı telsizlerin patlatılması takip etti. (Patlamanın zamanlamasının tesadüfi olduğuna dair görüşler de var.)
İsrail’in son iki gündür Lübnan’da düzenlemekte olduğu hava saldırılarında şu ana kadar en az 550 kişi hayatını kaybetti ve 1835 kişi yaralandı. Lübnan’ın güneyinde yaşayan on binlerce kişi daha evlerini terk etmek zorunda kaldı. Can havliyle evlerini terk eden insanlar trafikte uzun kuyruklar oluşturdu.
Önümüzdeki günlerde de İsrail’in hava saldırılarının devam edeceği rahatlıkla söylenebilir. Hava saldırılarını bir kara harekatının takip etmesi ihtimal dahilinde bulunuyor. Bu bağlamda, kısıtlı bir kara operasyonun yanı sıra, daha büyük bir operasyon da söz konusu olabilir. İsrail’de Lübnan’ın içinde Litani nehrinin güneyi boyunca derinliği yer yer 10-20 kilometreyi bulacak bir tampon bölge oluşturulmasının gerekli olduğunu düşünenler de var. Bu senaryoda, Suriye’deki Golan tepelerine benzer şekilde, Lübnan içinde daimi bir işgal gerçekleşebilir. Bu durum, İsrail’in Lübnan’ı 1982 yılında işgali sırasında İran’ın desteğiyle kurulan Hizbullah ile İsrail ordusu arasında uzun yıllar sürecek bir çatışmayı tetikleyebilir.
Netanyahu hükümetinin Lübnan’daki operasyonu derinleştirmek istediğini söylenebiliriz. Bununla birlikte, İsrail’in daha geniş çaplı bir harekat düzenlemesi ihtimalini azaltan en önemli etkeni ABD’nin savaşın yayılmamasını istemesi teşkil ediyor. Diğer taraftan, geçen hafta haberleşme altyapısının çökmesi de Hizbullah’ın sert bir tepki vermesini ve belki de tam teşekküllü bir savaşın başlamasını engelliyor.
Gazze’de ateşkes sağlanmadığı müddetçe İsrail ve Hizbullah arasında çatışmanın şiddetlenmesi beklenebilir. Kısaca, önümüzdeki günlerde Lübnan’da gerilim yüksek kalmaya devam edecek gibi görünüyor.