İhtimaliyat Planları ve İsrail-Hizbullah Savaşı Olasılığı

August 6, 2024
August 6, 2024
İhtimaliyat Planları ve İsrail-Hizbullah Savaşı Olasılığı

Devletlerin barış zamanlarında ileride gerçekleşebilecek savaşlar için hazırladıkları ihtimaliyat planları bulunur. Bu planların amaçlarından biri ciddi lojistik ve planlama gerektiren bir savaşa hazırlıksız yakalanmamak ve savaşa bir adım önde başlamaktır. Mesela, Türkiye’nin Yunanistan’la veya NATO’nun Rusya’yla savaşırsa ne olabileceğine dair önceden hazırlanmış detaylı planları mevcuttur. Benzer şekilde, ABD ve Çin arasında bir savaş yaşanırsa ne olabileceğine dair Amerikan ve Çin orduları masa başında harp oyunları yapmaktadır. İsrail ordusunun da Lübnan’daki Hizbullah’a karşı kapsamlı bir savaş hazırlığı yapmış olduğu görülüyor.

Birinci Dünya Savaşı ve Schlieffen Planı

Detaylı senaryolar içeren savaş planları illa ki başka bir ülkeyle savaşmak niyeti anlamına gelmez. Ne var ki, bu senaryoların bazen savaşın yayılmasını kolaylaştırdığı da vakidir. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Fransa ve Rusya arasındaki savunma anlaşması nedeniyle Almanya’nın iki cephede birden savaşma ihtimaline binaen Alman Genelkurmayı bir ihtimaliyat planı hazırlamıştı. Dönemin Alman Genelkurmay Başkanı Schlieffen’ın adını taşıyan bu plana göre Almanya önce Fransa’yı saf dışı bırakacak, sonra Rus tehlikesini bertaraf edecekti. Bu plan doğrultusunda Fransa’yla savaşı mukadder gören Almanya, 1 Ağustos 1914 tarihinde Rusya’ya savaş ilan ettikten birkaç gün sonra henüz tarafsız olan Fransa’ya da savaş açtı. Almanya’nın Fransa’ya saldırmak için Belçika’yı işgal etmesi üzerine ise İngiltere de savaşa müdahil oldu. Böylelikle, Doğu Avrupa’daki savaş bir ay içinde Birinci Dünya Savaşına evrilmiş oldu. 

İsrail Ordusu ve Kuzeydeki Tehdit Algısı 

Günümüze geldiğimizde, İsrail Savunma Bakanlığı ülkenin güvenliğine en yakın tehdidin Hizbullah’tan geldiğini değerlendiriyor. Hamas büyük ölçüde bertaraf edilmiş olduğu için fırsat varken Hizbullah’ın da savaş kabiliyetinin yok edilebilmesi için Lübnan içlerinde geniş çaplı bir kara harekatı düzenlenmesini istiyor. Bu bağlamda, İsrail ordusu; Hamas’ın askeri kanadının zamanında yok edilmemiş olmamasının bir hata olduğunu, İran’ın ileri karakolu olarak hareket eden Hizbullah’ın daha büyük tehdit teşkil ettiğini, Hizbullah ülkenin güneyinden sürüldükten sonra İsrail ordusunun Litani nehrinin aşağısında bir tampon bölge oluşturması gerektiğini, aksi takdirde Hizbullah’ın ileride daha büyük bir bela olabileceğini ileri sürüyor.  

Nitekim, Hizbullah’ın envanterinde İsrail’in tamamını vurabilecek olanlar da dahil 150.000 kadar füze ve çeşitli hava savunma sistemleri bulunuyor. Ayrıca, Hizbullah’ın Suriye’de savaş tecrübesi olan en az 20.000 savaşçı olduğu tahmin ediliyor. Üstelik, üç tarafı İsrail, bir tarafı Mısır, başka bir ifadeyle dört tarafı düşmanla çevrili olan Gazze’ye karşın, Lübnan’daki Hizbullah’ın ikmal hatlarını tamamen kesmenin pek mümkün olmadığı görülüyor. 

Lübnan-İsrail Sınırında Düşük Yoğunluklu Savaş

Hamas’ın saldırısından bir gün sonra, yani 8 Ekim’de, İsrail ordusu yeni bir cephe açmak ve Gazze’ye ek olarak kuzeye de yığınak yapmak zorunda kalmıştı. O günden beri, İsrail ve Hizbullah arasında düşük düşük yoğunluklu bir savaş devam ediyor. Çatışmalarda Lübnan tarafında 400 kadar Hizbullah militanı ve 114 sivil dahil olmak üzere 542 kişi, İsrail’de ise 22 asker ve 25 sivil hayatını kaybetti. Çatışmalar nedeniyle sınırın her iki tarafında on binlerce sivil yerlerinden edilmiş durumda.

İsrail’in kuzey topraklarının içinde oluşan bu fiili bir tampon bölge İsrail’i fevkalade rahatsız ediyor ve İsrail ordusu bu bölgenin Lübnan sınırları içine taşınması gerektiğini savunuyor. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın açıklamalarından buna yönelik gerekli planlamaların tamamlandığı anlaşılıyor. Ayrıca, yerel yetkililer ve sağlık teşkilatlarına İsrail’e günde 4000 füzenin düşeceği ve en az 60 gün sürecek bir senaryoyla ilgili brifing verilmiş bulunuyor.

Artan savaş ihtimali diğer ülkeleri de endişeye sevk ediyor. Lübnan’da savaş ihtimalin artması nedeniyle geçtiğimiz günlerde ABD, İngiltere ve Fransa vatandaşlarına ülkeyi terk etme çağrısında bulundu. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da 4 Ağustos’ta Lübnan’a yönelik bir seyahat uyarısı yaparak vatandaşlarına elzem olmadığı sürece ülkeye seyahat etmekten kaçınmalarını ve ülkede bulunanların mümkünse ticari uçuşlar halen devam ederken Lübnan’dan ayrılmalarını tavsiye etti.

Hizbullah’a karşı bir operasyon düzenlenmesinin önünde en büyük engeli şimdilik ABD’nin Orta Doğu’da savaşın daha fazla yayılmasını istememesi teşkil ediyor. ABD, İsrail tarafına savaşın Gazze’yle kısıtlı tutulması için baskı yapıyor. Bununla birlikte, Biden Hükümeti yetkilileri farklı vesilelerle olası bir savaşta İsrail’e tam destek vereceğini yineledi. Bu bağlamda, İsrail’in İran ve Lübnan’daki hedeflere yönelik suikast eylemleri İran ve vekillerini provoke etmeye yönelik bir stratejinin bir parçası olarak da değerlendirilebilir.

Almanların iki cephede aynı anda uzun süre savaşmamak için uyguladığı Schlieffen Planı Birinci Dünya Savaşı’yla sonuçlanmıştı. İsrail'in de Hizbullah tehlikesini bertaraf etmek için kara harekatına girmesi Lübnan’da uzun yıllar sürecek bir savaşın başlangıcı olabilir. Bölgesel bir savaş mukadder olmamakla birlikte, Hizbullah’ın askeri yöntemlerle etkisiz hale getirilmesini elzem olarak gören İsrail ordusunun gerekli hazırlıklarını tamamladığı anlaşılıyor. Böyle bir operasyonun hem Lübnan’ın hem de bölge ülkelerinin istikrarını derinden sarsacağı söylenebilir.

*ThisPhoto by Unknown Author is licensed under Deed- Attribution-NonCommercial-ShareAlike 3.0 Unported - Creative Commons

You may also like

No items found.