İsrail önümüzdeki günlerde Gazze’ye düzenleyeceği yeni kara harekatına son şeklini veriyor. İsrail’in önceki operasyonları bölgenin sivil altyapısı ve askeri kabiliyetlerini köreltmeye yönelikti. Nitekim, İsrailliler bu operasyonları uzayan çimleri biçmek olarak tarif ediyordu. Biçilen çimler zamanla tekrar uzayınca yeni bir “biçme” operasyonuna ihtiyaç hasıl oluyordu. Hamas’ın İsrail baskınına tepki olarak önümüzdeki günlerde yapılacak operasyon ise özü itibariyle öncekilerden farklı olacak. İsrailli yetkililerin açıklamalarına göre bu operasyonun amacı bir daha dirilemeyecek şekilde Hamas’ın yok edilmesi. Benzersiz şiddet uygulamaya hazırlanan İsrail ordusunun harekata verdiği ismin “Demirden Kılıçlar Operasyonu” olduğu ifade ediliyor.
İsrail’in 2008-2009 yıllarındaki Gazze operasyonu 23 gün sürerken, 2012 yılındaki 5 gün, 2014’teki 50 gün, 2021’deki de 15 gün sürmüştü. Bu saldırılar zarfında Gazze’de 6400 Filistinli hayatını kaybetti, on binlercesi de yaralandı. Yakında başlayacak operasyon ise öncekilerden çok daha şiddetli olacak. Netanyahu hükümeti Gazze’nin sivil altyapısını büyük ölçüde yok etmeye, Hamas’ın şehirdeki tünel ağlarını çökertmeye ve savunma kabiliyetini tamamen ortadan kaldırmaya çalışacak. Her halükarda, İsrail’in aylar sürecek bir operasyona hazırlandığı görülüyor. Bu meyanda, kara harekatı öncesinde İsrail silah altındaki 150.000 kadar askerine ilaveten 360.000 yedek askeri orduya çağırdı. Ülke sınırlarına da günlerdir yığınak yapılıyor.
Gazze’ye operasyonu zorlaştıran hususlardan birisini Hamas’ın elindeki İsrailli esirler teşkil ediyor. 7 Ekim’deki baskında Hamas militanları ele geçirebildikleri 200’den fazla İsrailliyi Gazze’ye götürmüştü. Bu kaçırmaların arkasında Hamas’ın elindeki rehineleri İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerle takasta kullanmak istemesi yatıyor. 2006 yılında da Hamas Gilad Şalit adında bir İsrailli askeri kaçırmış, yapılan pazarlıklar sonrasında İsrail bir kişiye karşılık 1.000 Filistinli mahkumu serbest bırakmıştı. Günümüzde İsrail hapishanelerinde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 5.000’den fazla Filistinli mahkumun olduğu tahmin ediliyor. İsrailli rehinelerin operasyonda ölmesi durumunda ise Netanyahu hükümetine kamuoyu baskısı artacaktır.
İsrail’in başlatacağı söz konusu operasyonda maalesef on binlerce Filistinli sivilin ölmesi ihtimali bulunuyor. Burada işgal sırasında yaşanacak Filistinli sivil kayıpların önlenmesinin çatışan tarafların öncelikli kaygıları arasında yer almadığını vurgulamak gerekiyor. İsrailli yetkililer Gazze’de “insansı hayvanlarla” mücadele ettiklerini söyleyerek, sivillerin elektrik, su ve gıdaya erişimini engelliyor. Hamas liderleri de İsrail’e karşı direnişte sivillerin ölmesinin özgürlük yolunda ödenmesi gereken kaçınılmaz bir bedel olduğunu düşünüyor. Bu bağlamda, Hamas liderlerinden Halid Miş’al, İkinci Dünya Savaşı’nda Rusya’nın Hitler’in saldırısından kurtulmak için 30 milyon, Vietnam’ın ABD’ye karşı 3,5 milyon, Afganistan’ın Sovyetler ve ABD’yle mücadelesinde milyonlarca kayıp verdiğini ifade ederek, Filistinlilerin de fedakarlık yapmadan özgürlüğe kavuşamayacağını savunuyor. Hamas’ın diğer bir lideri olan Ebu Marzuk da İsrail’e yapılan baskınla Filistinlilerin ilk defa sınırı geçerek tarihi topraklarda savaştıklarını, böylelikle İsrail'de gelecek nesillerin istilayı ve savaşı sonsuza dek devam ettiremeyeceklerini öğrendiklerini, baskında elde ettikleri en büyük başarının bu olduğunu belirtiyor.
Hamas’ı askeri olarak yok etmeye yönelik planlar hazır olmakla birlikte, İsrail’in kendisi de 2005 yılında çıktığı Gazze’yi tekrar işgal ettikten sonra ne yapacağını bilmiyor. Kesin olan tek şey önünü sonunu düşünmeden sadece kaba kuvvete güvenerek girişilen bir savaşın ileride daha büyük problemler yumağını doğuracağı. Örnek vermek gerekirse, 1982 yılında İsrail’in Filistin Kurtuluş Örgütünü (FKÖ) Lübnan’dan çıkarmak için başlattığı operasyon askeri hedeflerine ulaştı ve FKÖ’nün Lübnan’daki gücü kırıldı. Ne var ki, Lübnan’da oluşan boşluğu İran’la yakın ilişkilere sahip Hizbullah doldurdu. Bugün savaş tecrübesine sahip on binlerce militanı ve Hamas’la kıyas kabul etmeyecek gelişmiş 150.000 füzesi bulunan Hizbullah, hem İran için ileri karakol vazifesi görüyor, hem de İsrail’in güvenliği bakımından bölgedeki en büyük tehlikeyi teşkil ediyor.
Benzer şekilde, Hamas’ın Gazze’deki varlığı ironik bir biçimde İsrail’in on yıllardır uyguladığı Filistin direnişini İslamcı grupları destekleyerek bölme politikasının bir sonucu. Malum olduğu üzere, Filistin Kurtuluş Örgütü şemsiyesi altında toplanan Filistinli seküler grupların etkisini kırmak için İsrail, Hamas ve benzeri örgütlerin önünü açıyordu. İsrail’in açık ve örtülü desteği sayesinde, Hamas yıllardır seçimlerin yapılmadığı Gazze’de hakimiyet kurarken, Batı Şeria FKÖ’nün kontrolünde kaldı. Bir diğer ifadeyle, İsrail kendi eliyle yıllardır destek verdiği ve kontrol altında tutabileceğini düşündüğü Hamas projesini ortadan kaldırmak için Gazze’ye operasyon düzenleyecek.
Demirden Kılıçlar Operasyonu’nun ilk hedefi sükuneti yeniden sağlamak değil. Bilakis İsrail bölgede caydırcılığını yeniden tesis etmeyi hedefliyor. Operasyon boyunca ve sonrasında 2,5 milyon Gazzeli büyük ölçüde temel ihtiyaçlarını karşılama imkanından mahrum kalacak. Binlerce insanın öleceği bu dehşetli saldırı karşısında Arap halklarının ve Hamas’ın İsrail’i durdurmak için ellerinde pek bir koz bulunmuyor. Bu itibarla, bahse konu operasyonun çapı ve süresi İsrail’in velinimeti olan Batı kamuoyunun vereceği tepkiye bağlı. Başka bir ifadeyle, Gazze’den yürek bukan görüntüler geldikçe Batı kamuoylarında operasyona tepkinin artması ve bir aşamada Batılı devletlerin İsrail’e operasyonu durdurması için baskı yapmaları ihtimali bulunuyor. Ne var ki, Filistin’deki temel sorunlar çözülmeden girişilen bu tepkisel işgalden sonra iyice harabe haline gelecek bu bölgede nasıl bir düzen kurulacağı büyük bir muamma. Kervan yolda düzülür mantığıyla etraflıca düşünülmeden girişilen bu operasyon muhtemelen ileride başka şiddet sarmallarının mebdesi olarak anılacak.