Geçtiğimiz hafta 15 Aralık günü İstanbul Şişli’de bir trafik kazası yaşandı. Türk basınında yer alan ilk haberlere göre Büyükdere Caddesi'nde seyreden ABD konsolosluk aracı önünde ilerleyen bir otomobile çarptı. Haberlerde konsolosluk aracını ABD İstanbul Başkonsolosu Julie A. Eadeh'in eşi Mounir Elkhamri'nin kullandığı, yapılan ölçümde 240 promil alkollü çıkan Elkhamri’nin konsolosluk aracını bırakarak olay yerinden ayrıldığı, yaralı vatandaşın hastanede tedavisinin devam ettiği ve kazayla ilgili inceleme başlatıldığı belirtiliyordu. Basit bir trafik kazasına ilişkin basında birçok haber çıkması ve alakası bulunmadığı halde ısrarla kazaya ABD İstanbul Başkonsolosu Julie Eadeh’in dahil edilmesi üzerine ABD Ankara Büyükelçiliği bir açıklama yapma gereği duydu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Ne yazık ki Türk medyasında ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Temsilciliği’ni ilgilendiren, 15 Aralık’ta gerçekleşen bir trafik kazasıyla ilgili doğru olmayan bilgiler yayınlanmaya devam etmektedir. ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Temsilciliği’nin bir mensubu söz konusu kazaya karışmıştır. Ancak, kazaya karışan kişi olan Mounir Elkhamri, ABD İstanbul Başkonsolosu Julie Eadeh’in eşi değildir. Başkonsolos Eadeh, halen ABD Ankara Büyükelçiliği’nde görevli olan başka bir diplomatla evlidir. Konuyla ilgili olarak Türk yetkililerle irtibat halindeyiz ve söz konusu kazada yaralanan kişiye acil şifalar diliyoruz.”
Dokunulmazlık Meselesi
Kazaya karışan bir yabancı misyon mensubu yargılanabilir mi konusunu diplomatik dokunulmazlıklar bakımından kısaca ele almak gerekiyor. Diplomatların görevli bulundukları ülkelerdeki ayrıcalıklarını ve dokunulmazlıklarını tanımlayan Türkiye’nin de taraf olduğu 18 Nisan 1961 Tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi uyarınca diplomatik ajan, kabul eden devletin cezai yargısından bağışıktır, şahsi dokunulmazlığı vardır ve hiçbir şeklide tutuklanamaz veya gözaltına alınamaz. Diplomatik dokunulmazlığın ne kadar kalın bir zırh olduğuna bu Aralık ayında İngiltere’de sonuçlanan bir davayla örnek verebiliriz.
İngiltere’deki bir ABD askeri üssünde istihbarat elemanı olarak çalışan Anne Sacoolas 2019 yılında ters yönde ilerlerken çarptığı 19 yaşındaki bir motosiklet sürücüsünü kazayla öldürmüştü. Sacoolas’ın eşi ABD’li bir diplomat olarak ülkede çalışıyordu. İngiltere makamları kazadan 3 hafta sonra ülkeyi terk eden Sacoolas’ın dokunulmazlığının kaldırılmasını ve tehlikeli araç kullanarak ölüme sebebiyet verme suçlamasıyla yargılanabilmesi için iadesini ABD’den talep etmişti. Adı geçenin diplomatik dokunulmazlığı olduğunu kaydeden ABD makamlarının iade talebini kesin olarak reddetmesi ise iki ülke arasında gerilime neden olmuştu. Kazada hayatını kaybedenin ailesinin yıllarca süren çabaları sonucunda bu ay Londra’da görülen duruşmada İngiliz yargıç, kendisine Sacoolas’ın mahkemede hazır bulunmasının ABD menfaatlerini riske atacağının iletildiğini, bu yüzden adı geçenin toplantıya şahsen katılamayacağını ve bunun rezil bir durum olduğunu dile getirdi. Duruşmada Sacoolas’ın avukatı ise, müvekkilinin diplomatik dokunulmazlıktan yararlanmayı talep etmediğini, mezkur iadenin reddi kararının ABD makamları tarafından resen alındığını vurguladı. Sonrasında ABD’den kendi öz iradesiyle görüntülü olarak duruşmaya katılan Sacoolas’a daha hafif bir ceza gerektiren dikkatsiz araç kullanarak ölüme sebebiyet vermekten ertelemeli 8 ay ceza verildi.
Konsolosluk çalışanlarının dokunulmazlık hususu ise diplomatik ajanlardan bazı farklılık arz ediyor. Bu bağlamda, 24 Nisan 1963 Tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesinde aşağıdaki maddeler kaydediliyor.
1. Konsolosluk memurlarının tutuklanmaları veya gözaltına alınmaları, ancak, ağır bir suç halinde ve yetkili adlî makamın kararı ile olur.
2. Bu maddenin birinci fıkrasında öngörülen hal saklı kalmak üzere, kesinleşmiş adlî bir kararın uygulanması dışında, Konsolosluk memurları hapsedilemez ve herhangi bir şekilde kişisel hürriyetleri kısıtlamaya tabi tutulamaz.
Konsolosluk ve büyükelçilik görevlilerinin dokunulmazlıkları hakkındaki bu teknik farklılığın pratikte de sonuçları oluyor. Örneğin, 27 Ocak 2011 tarihinde ABD’nin Lahor Başkonsolosluğu bünyesinde çalışan CIA ajanı Raymond Allen Davis trafikte kendisini takip eden iki kişiyi silahla öldürmüştü. Davis polis ifadesinde bu iki kişinin kendisini soymaya çalıştığını, nefs-i müdafaa kapsamında bu iki kişiyi öldürdüğünü söylemişti. Savunmayı inandırıcı bulmayan Pakistan mahkemesi kasten adam öldürmekten Davis’in tutuklanmasına hükmetti. ABD makamları ise diplomatik dokunulmazlık taşıdığını ifadeyle Davis’in derhal bırakılmasını talep ettiler. Bu bağlamda, ABD makamları 28 Ocak günü Pakistan makamlarına Büyükelçilik çalışanlarının isminin yenilendiği bir nota gönderdiler. 25 Ocak günü gönderilen önceki listede muhtemelen ABD’nin Lahor Başkonsolosluğunda çalıştığı için Davis’in ismine yer verilmezken, bu yeni listede Davis’in büyükelçilik çalışanları arasında olduğu kaydediliyordu. Ne var ki, diplomatik dokunulmazlık statüsü hakkında taraflar uzlaşamadılar. Nihayetinde ara bir çözüm yoluna gidilerek öldürülenlerin ailelerine 2,3 milyon dolar tutarında diyet ödenmesi karşılığında 16 Mart 2011 tarihinde Davis serbest bırakıldı.
Elkhamri Vakası
Elkhamri’nin durumuna gelecek olursak, öncelikle Mounir Elkhamri’nin ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Temsilciliği’nin bir mensubu olmakla birlikte ABD Dışişleri Bakanlığında çalışan bir kariyer diplomat olmadığını belirtmek gerekiyor. LinkedIn profilinden de görüleceği üzere adı geçenin uzun bir güvenlik bürokrasisi geçmişi bulunuyor. Elkhamri, 2003-2008 yılları arasında ABD ordusunun Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde askeri analist ve dilbilimci olarak çalışmış. Ardından 2015 yılına kadar ABD’nin Afrika Özel Operasyon Komutanlığında görev almış. 2017 yılından itibaren de Flintlock Logistics şirketinde yönetici olarak görülüyor. Elkhamri’nin ayrıca Orta Doğu ve askerlik konusunda çeşitli makale ve kitapları bulunuyor. Bu itibarla, Elkhamri’nin halihazırda Türkiye’de muhtemelen ABD askeri ataşeliğinde veya güvenlikle ilgili başka birimlerinde görevli bir memur olduğu sonucuna ulaşabiliriz.
Meslekten bir diplomat olmasa da uluslararası anlaşmalara göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nin Elkhamri’nin kendi diplomatik personeli olduğunu Türk makamlarına resmi bir yazıyla bildirmiş olması ve Türk makamlarının bunu tanıması durumunda, adı geçen pratikte diplomatik dokunulmazlıktan istifade ediyor demektir. Eğer ABD makamları Elkhamri’yi konsolosluk çalışanı olarak bildirmişse, ki ABD Büyükelçiliğin açıklamasındaki ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Temsilciliği’nin bir mensubu ifadesi bu hususu kastediyor olabilir, dokunulmazlık durumunda bazı farklılık oluyor. Ne var ki, kazada ağır bir cezayı gerektiren suç hali olmaması ve olayın hafif hasarla atlatılması nedeniyle Elkhamri diplomatik ayrıcalıklardan istifade edecektir.
Başkonsolos Eadeh Meselesi
Bu sıradan trafik kazasının Türk basınında haber olması esasen Elkhamri’nin ABD İstanbul Başkonsolosu Julie Eadeh’in eşi olduğu iddiasından kaynaklanıyor. Aslında konuyu haberleştiren Anadolu Ajansı veya Demirören Haber Ajansı gibi basın organları ABD basın müşavirliğine açacakları bir telefonla Elkhamri’nin Başkonsolos Eadeh’in eşi olup olmadığını rahatlıkla teyit edebilirdi. Ama bu yolu tercih etmediler. ABD’nin bunu yalanlamasından sonra da bazı haberlerde Elkhamri'nin üzerinden kaza sonrası konsolosun eşi ibareli bir başkonsolosluk kartı çıktığı vurgulanmaya devam edildi. ABD Büyükelçiliğinin konuya ilişkin açıklamasındaki "Ne yazık ki Türk medyasında … doğru olmayan bilgiler yayınlanmaya devam etmektedir” cümlesi de bu durumdan rahatsızlık duyulduğunu gösteriyor.
Üstelik, internette biraz araştırılınca Başkonsolos Eadeh’in eşinin kim olduğuna fotoğrafıyla beraber ulaşılabiliyor. Ne var ki, böyle bir araştırmada Eadeh’in eşinin neden gündeme getirildiği kısmen aydınlanıyor. Başkonsolos Eadeh’in daha önce ABD Hong Kong Başkonsolosluğu’nda Siyasi Birim Şefi olarak görev yapmıştı. 2019 yılında Hong Kong’da yerel bir gazete, Pekin yönetimine karşı düzenlenen gösterileri tahrik etmekle suçladığı Eadeh ve eşinin fotoğraflarını çiftin çocuklarının ismiyle birlikte yayınlamıştı. Aba altından gösterilen bu sopaya ABD Dışişleri Bakanlığı sert tepki göstermiş ve Çin devletini diplomatlarının hayatını tehlikeye atmakla suçlamıştı. ABD Dışişleri ayrıca Çin’i Viyana Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye ve diplomatların can, mal ve onurlarını korumaya davet etmişti. Bu bağlamda, Çin devletinin Eadeh’in Hong Kong’daki faaliyetlerinden rahatsız olduğu gibi, Türkiye’de bazılarının da bahsi geçenin İstanbul’da son dönemdeki çeşitli siyasi temaslarından rahatsızlık duymuş olabileceği akla geliyor.
Özetle, yabancı misyon çalışanları görev yaptıkları ülkede geniş diplomatik ayrıcalıklardan istifade ediyorlar. Asli kusurlu olarak ölümlü bir kazaya karışmaları halinde bile yargılanmayabiliyorlar. İstanbul’daki kazada da ABD makamlarının bağışıklığını kendi rızalarıyla kaldırmamaları durumunda Elkhamri’nin bu kazadan dolayı yargılanarak ceza alması olası görünmüyor. Geçmişte yaşadığı acı tecrübeler nedeniyle ailesiyle ön plana çıkmaktan imtina eden Başkonsolos Eadeh’in isminin kasten gündeme getirilmesinin de ABD makamlarını rahatsız ettiği anlaşılıyor.