Çin Ortadoğu ve Körfez’de Baş Aktör Olma Yolunda Mı?

June 14, 2024
by Fatih Cangür, published on 14 June 2024
Çin Ortadoğu ve Körfez’de Baş Aktör Olma Yolunda Mı?

Çin ve Arap dünyası arasındaki ekonomik ilişkiler son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. Bu iki bölge arasındaki işbirliği, ticaret, altyapı projeleri ve enerji alanlarında önemli gelişmeler göstermektedir. Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında hayata geçirilen projeler, bu işbirliğinin temel taşlarından birini oluştururken, Çin'in Arap ülkeleriyle kurduğu güçlü ekonomik bağlar, küresel ticaret dinamiklerinde de önemli bir rol oynamaktadır. 

Çin-Arap Devletleri Ekonomik İlişkileri

Ekonomik açıdan Çin ile Arap devletleri arasındaki ikili ilişkilerin tarihi yüksek seviyelerde olduğu görülüyor. Çin, Arap dünyasının en büyük ticaret ortağı olma konumunu güçlendirdi. Çin Genel Gümrük İdaresi'ne göre, Çin ile Arap Birliği üyeleri arasındaki toplam ticaret hacmi, 2004'te 303,81 milyar yuan iken 2023'te ise %820,9 artışla 2,8 trilyon yuan'a (yaklaşık 393,75 milyar ABD doları) yükseldi. 2024 yılının ilk dört ayında Çin'in Arap Birliği ile olan ithalat ve ihracatı yıllık %3,8 artışla 946,17 milyar yuan ile tarihi bir yüksek seviyeye ulaşarak ülkenin toplam dış ticaret değerinin %6,9'unu oluşturmuştur. 

Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Umman, Katar, Mısır ve Suudi Arabistan, toplam ticaret hacmi bakımından Çin'in Arap Ligi'ndeki en büyük ticaret ortakları olup, 2024’ün ilk dört ayında toplam Çin-Arap ticaretinin yüzde 84,8'ini oluşturmuştur. Çin, Arap Birliği'ne tekstil ve hazır giyimin yanı sıra otomobil ithalatının da en büyük kaynağı konumundadır. Arap Birliği, Çin'in başta petrol olmak üzere enerji ürünlerini ithal ettiği en büyük kaynaktır. Çin, 2024 yılının ilk dört ayında Arap Birliği'nden 397,29 milyar yuan değerinde enerji ürünü ithal etmiştir. Bu ithalat miktarı Çin’in bu dönemdeki toplam enerji ürünü ithalatının yüzde 38'ini oluşturmaktadır. 

Kuşak ve Yol Girişimi (BRI), Çin ve Arap devletlerinin ortaklaşa 200'den fazla büyük projeyi üstlendiği bu ekonomik ilişkinin temel taşını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Mısır'ın yeni yapılmakta olan idari başkentinde yer alan Afrika'nın en yüksek binası, Cezayir'deki 1.200 kilometrelik Doğu-Batı Otoyolu, Katar Dünya Kupası için Lusail Stadyumu ve Fas'taki en büyük asma köprü olan Muhammed VI Köprüsü gibi simgesel projeler ön plana çıkmaktadır.

Kuşak ve Yol Girişimi nedeniyle Çin, şu anda Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı birbirine bağlayan kritik deniz geçişleri boyunca en az 20 liman projesinde hisseye sahip görünüyor. Çin’in, 12 Arap ülkesi ile kapsamlı stratejik ortaklığı bulunmaktadır. Pekin yönetimi, 21 Arap devleti ve Arap Birliği ile birlikte resmi olarak Kuşak ve Yol Girişimi anlaşması imzalamıştır. Buna ek olarak, 17 Arap ülkesi Çin'in Küresel Kalkınma Girişimi'ni onayladı, Bu devletlerden 15'i Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın üyesi ve 14'ü ise "Veri Güvenliği için Çin-Arap İşbirliği Girişimi"ne katılmış durumdadır.

Çin ile Arap Dünyası Arasındaki Ortak Paydalar

Uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında her iki tarafın vizyonlarında fikir birliği olduğu göze çarpmaktadır. Dış politikayla ilgili olarak iki tarafın da paylaştığı devletlerin iç işlerine karışmama gibi bir dizi temel değer bulunmaktadır. Çin ve Arap dünyası Birleşmiş Milletler'de reform yapılmasının gerekliliğini vurguluyor, tek kutupluluğu reddediyor ve çok taraflılık çağrısında bulunuyor. Arap ülkelerinin Çin'in birliğini ilkesini kabul etmesi ve Çin'in de Arap meselelerini, özellikle de Filistin meselesini desteklemesi önem arz ediyor. Ayrıca, Pekin yönetimi İsrail işgalinin sona erdirilmesi gerektiğini dile getirmektedir. 

Ortadoğu bağlamında Pekin ortak, işbirlikçi, kapsamlı ve sürdürülebilir güvenlik söylemi takip etmektedir. Bu itibarla, Çin bölgede Suudi Arabistan-İran uzlaşması için iki tarafı bir araya getirmiş ve Ağustos 2023’te Riyad ve Tahran arasında bir anlaşma imzalanmasına vesile olmuştur. Çin’in hem İran’la, hem Suudi Arabistan’la yakın ilişkiler tesis etmiş olması bu anlaşmanın imzalanmasında etkili olmuştur. Körfez bölgesini kendi nüfuz alanı olarak gören ABD yönetimi, Çin’in bu girişimlerinden rahatsızlık duymaktadır.

Çin’in Ortadoğu ve Körfez bölgesine yönelik politikası ticaret, altyapı ve teknoloji iş birliği temelinde şekillenmektedir. Çin'in bölgeye siyasi ve askeri ilgisi ise sınırlı kalmaktadır. Bu sebeple ABD’nin aksine Çin, Gazze'deki çatışmayı sona erdirmek gibi bölgedeki ana güvenlik zorluklarını ele alan kapsamlı bir strateji ortaya koymamaktadır.

Öte yandan, Çin-Arap Devletleri İşbirliği Forumu'nun 10. Bakanlar Toplantısı 30 Mayıs 2024 tarihinde Başkan Xi Jinping'in başkanlığında Pekin'de gerçekleştirildi. Söz konusu zirveye başta Bahreyn, Mısır, Tunus ve Birleşik Arap Emirlikleri liderleri olmak üzere diğer Arap ülkelerinden de yüksek düzeyli katılım gerçekleşti. Bahse konu foruma Arap Dünyası’ndan yüksek düzeyli katılım, Çin ile Arap ülkeleri arasında son yıllarda artan ortaklık düzeyini yansıtıyor.

Nitekim, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, forumda yaptığı konuşmasında Çin'in bölgede Gazze gibi kritik öneme haiz sorunları adil bir şekilde, uzun vadede barış ve istikrarı sağlayarak çözmek için Arap ülkeleriyle birlikte çalışmak istediğini vurguladı. Ayrıca, Jinping, Çin’in dünya barışını ve istikrarını korumak adına bir model olarak Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmeye çalıştığını, petrol ve gaz sahaları da dahil olmak üzere çeşitli cephelerde ve daha büyük ölçekli yatırımlarda Arap devletleriyle daha kapsamlı işbirliği fırsatlarına sahip olduklarını dile getirmiştir. 

Sonuç

Çin, dünya enerji piyasasında stratejik bir yere sahip olan güzergahlardan Hürmüz Boğazı (Umman ve İran), Bab el-Mendeb Boğazı (Yemen ve Cibuti) ve Süveyş Kanalı’nın (Mısır) kontrol ve denetiminin Arap Devletleri’nin elinde bulunmasına özel bir önem atfediyor. Bu sebeple, Çin gerek Kuşak ve Yol Girişimi ve BRICS üzerinden gerekse de Arap Devletleriyle devam edegelen ekonomik işbirliği zirve ve forumları aracılığıyla Arap Dünyası arasındaki ilişkileri güçlendirmektedir.

Çin’in petrol ve doğalgaza bağımlılığı düşünüldüğünde bu kritik deniz geçiş noktalarını güvence altına alma zorunluluğu Çin ekonomisi için hayati olmaya devam edecektir. Şimdilik Çin, Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak için ABD güvenlik şemsiyesi üzerinde serbestçe hareket etmeyi tercih etmektedir. Ancak bölgede gerilimler arttıkça şartlar Pekin yönetimi aleyhine gelişip, tahammül edilemez hale gelirse Çin, ekonomi ağırlıklı bölgedeki varlığını bir adım daha öteye taşıyarak orta ve uzun vadede bölgesel askeri varlığını artırmayı düşünebilir. 

You may also like

No items found.
No items found.